Yirmibir Eylül (Şehit Arslan Akkaya’ya)


Kırk yaşında bir şairim
İkisi polis olmuş dört evladın
Haklı gururunu yaşamaktayım
Birini Atasına, emanet etmiş
Diğerini güneşin beş minare arsından doğduğu şehre

Tarih yirmi bir Eylül 2011
Günlerden Çarşamba Saat 9 civarı
Telefonum çalıyor
Güneşin beş minare arsından doğduğu
Şehirden aranıyorum
Telaşlı bir ses tonuyla
-Alo Baba diyor
Okul saldırıya uğradı
Anneme söyle korkmasın diyor

Bu üç kısa cümle
Beynimde depremler meydana getiriyor
Merkez üssü yüreğim
Şiddeti ölçülemeyecek kadar yüksek
Bana korkma demiyor
Hani Babalar korkmaz ya!
Oysa ben bu yaşıma kadar hiç korkmamışım
anlaşılan
Sonra sesindeki o endişe kayboluyor
Kendinden emin bir sesle
-Bizimkiler anında karşılık verdi diyor
Bende bir şey yok ama diyor:
Her şey o amanın ardına gizlenmiş
Hemşerisi, sınıf arkadaşı ve dahası
Kader arkadaşının, kahpe bir baltanın kestiği bir fidan gibi
Düştüğünü görüyor yanı başına
Sonrası uzun bir sessizlik
Sonrası boğazıma düğümlenen o taş gibi şeyi yutmaya çalışmak
Sonrası içim kan ağlasa da belli etmemeye çalışmak
Hıncımdan yumruklarımı sıkıp ağlamamaya çalışmak
Ve sonrası
Dişlerimle ısırdığım dudaklarımı kanatmamaya çalışmak

Tarih yirmi bir Eylül 2011
Gökten bir yıldız kayıyor
Bir bulut o yıldızı selamlıyor
Bir ARSLAN toprağa düşüyor
Bismillâhirrahmânirrahîm

*
Şehit Polis Arslan AKKAYA’yı Rahmetle anıyoruz

*

Ömer Arslan

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir